9 Ekim 2010 Cumartesi

İşitme Yetersizliği Olan Çocuklarda Eğitim Yaklaşımı

İşitme Yetersizliği Olan Çocuklarda Eğitim Yaklaşımı


İşitme engelli çocukların eğitimleri ile ilgili temel konular, eğitimde kullanılan iletişim yöntemleri, işitmeye yardımcı araçlar, yönetsel düzenlemeler, işitme engelli çocuğun okuldaki gereksinimleri alt başlıkları altında açıklanmıştır.

1) Eğitimde Kullanılan İletişim Yöntemleri

İşitme engelli çocuğun eğitimi ile sorumlu öğretmenin karşılaştığı en önemli sorun, öğrencisi ile nasıl iletişim kurması gerektiği ve ona da başkaları ile iletişim kurmayı nasıl öğreteceğidir. İşitme engelli çocuklara iletişim becerilerinin kazandırılmasında bilinen ve izlenen iki temel yaklaşım vardır.

a) Sözlü Dil Kullanan İletişim Yöntemleri

Yapısal Sözel/Oral Yöntem

Bu yöntemde, dilin öğretilebileceği ve öğretilmesi gerektiği düşüncesi ile yapılandırılmış dil, belli kalıplar ile ve belli bir sıra ile çocuklara öğretilmektedir. Bu yapılandırma, konuşma eğitimi, eklemleme çalışmaları, işitme eğitimi, dudak okuma eğitimi, dil ve okuma eğitimi başlıkları altında çeşitli çalışmaların tümünü kapsamaktadır. Çalışmalar, dilin öğretilmesi gerektiği düşüncesine göre yürütülür.

• Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım

Bu yöntem, işitme engelli çocukların da ana dillerini aynı işiten çocuklar gibi kazanabileceğini ve etkileşimci bir ortam sağlandığında, daha yavaş hızda fakat işiten çocuklar gibi dili edinebileceklerini savunmuştur. Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım için işitme cihazlarının kullanımı, bir önkoşuldur. İşitme cihazlarının en iyi durumda kullanımı, işitmenin maksimum kullanımı için yine bir önkoşuldur. Bu çocukların yerleştirildiği eğitim ortamlarında işitme kalıntısının gerçekten maksimum düzeyde kullanılıyor olması için gereken tedbirlerin alınması gerektiğini savunur.

İşitsel Yaklaşım/Tek Duyulu Yöntem

Sözel iletişim eğitiminin yalnız işitme ile başarılacağını savunan bu yöntemin amacı, işitmeyi erken yaşlarda işitme engelli çocuğun kişiliği ile bütünleş tirmektir. Bunun için işitme kaybı çok küçük yaştan tanılanmalı ve derhal çocuk cihazlandırılmalıdır. Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşımdan en önemli farkı, eğitimde dudak okumaya yer vermemesi ve yalnızca cihazlandırılmış olan işitme duyusunu hedef almasıdır.

b) İşaret Kullanan Başlıca İletişim Yöntemleri

• İşaret Dili

El ile yaratılan ve ulusal ya da yerel belli işaretleri kullanan görsel bir iletişim sistemidir. Konuşma dilinden ayrı, söz dizimi farklı ve kendi kuralları olan bir dildir.

• Parmak Alfabesi

Alfabedeki her harf karşılığı parmakların değişik pozisyonlar alması ile sözcüklerin ve cümlelerin ifade edilmesidir.

• Tüm İletişim

Tüm İletişim, sözel, işitsel, yazılı ve işarete dayalı tüm elemanları birlikte kullanmaya dayanan bir eğitim yöntemidir. Ancak işaret dili kullanımına ağırlık verilmektedir.

2) İşitmeye Yardımcı Araçlar

İşitme cihazları, işitme engelli çocukların eğitim programlarının ayrılmaz parçaları olarak kabul edilmektedirler. Cerrahi ya da tıbbi tedavisi olanaksız olan bireylerin işitme kaybının getireceği sorunları hafifletmek üzere işitmeye yardımcı araçlar uygulanmaktadır.

Çocuklarda, tüm alanlardaki gelişimleri için işitme yaşantılarının niteliği çok önemlidir. Konuşma seslerini etkin bir biçimde işitemedikleri zaman, özellikle konuşma becerileri ve dil gelişimleri önemli ölçüde engellenecektir. Bu nedenle, tüm çocukların doğumdan sonraki ilk yıl içinde işitme taraması ile kontrol edilmeleri önem kazanmaktadır. İlk yaşı içinde işitme kaybı belirlenen bir çocuğun, teşhisten hemen sonra cihazlandırılması ile dil gelişiminin en hızlı olduğu dönemde çevresinden gelen işitsel uyarıları, gündelik konuşmaları alması ve dilini geliştirme olanağı kazanması mümkün olmaktadır.

Türkiye'de yapılmış araştırmalar göstermektedir ki, erken yaşlarda uygun işitme cihazları ile donatılan, anne babalarına eğitim verilen işitme engelli çocuklar, kayıpları çok ileri dahi olsa, konuşma dilini geliştirebilmektedirler. İşitme engeli çok ciddi bir engel olmakla birlikte, günün tüm saatlerinde sürekli takılan, çok iyi bakım ve onarımı yapılan işitme cihazları ile bu çocuklar çıplak kulakla hiç duyamayacakları sesleri duyabilmekte ve dil gelişimlerini sürdürebilmektedirler.

a) İşitmeye Yardımcı Araçların Türleri

Günümüze dek kaydedilen teknolojik gelişmeler sonucu işitmeye yardımcı araç tiplerindeki çeşitlilik artmıştır. Bu tipleri, temel alınan ölçütlerdeki değişkenliğe bağlı olarak farklı bir kaç türde sınıflandırmak mümkündür. İşitme araçları birer protez olarak ele alındığında, en genel anlamda bu protezleri etki prensiplerine göre iki ana başlık altında toplamak mümkündür:

 Akustik uyarım oluşturan protezler, diğer adı ile işitme cihazları.

 Elektriksel uyarım oluşturan protezler, diğer adı ile iç kulak protezleri.



• Akustik Uyarım Oluşturan Protezler

Bu protezler sesin amplifikasyonunu (yükseltilmesini) sağlayan geleneksel işitme cihazlarıdır. Cep tipi, kulak arkası tipi, gözlük tipi, kanal içi tipleri bulunmaktadır.

 Cep Tipi Cihazlar

Elektronik işitme cihazları arasında en geleneksel olan tiptir. Cihaz göğüs üzerinde taşınır. İşitme cihazının çıktısı, bir kordon ve küçük bir hoparlör aracılığı ile kullanıcının kulağına iletilmekte; hoparlör ile kulak kanalı arasındaki bağlantıyı bir kulak kalıbı sağlamaktadır. Bu sistem, 'geleneksel ve kullanılabilir işitme cihaz sistemi' olarak adlandırılabilir.

 Kulak arkası cihazlar

Bu tip cihazlar kulak kepçesi arkasında taşınmakta ve kulak kanalı içine yerleştirilen kulak kalıbına takılmaktadır. Kullanımındaki bu özellik nedeniyle 'kulak arkası' olarak adlandırılan bu cihazların çok çeşitli derecelerdeki işitme kayıplarına uygulanabilecek modelleri bulunmaktadır.

 Gözlük tipi cihazlar

Bu tip cihazlarda, cihazın elektronik elemanları bir gözlüğün çerçevesi içine

yerleştirilmektedir.



 Kulak-içi ve Kanal-içi Cihazlar

Bu cihazlar kulak kalıbı içine ya da kulak kanalı içine yerleştirilmektedir. Bu tipin popüler olması, kulak arkası işitme cihazlarına göre daha kozmetik görünümü olmasındadır.

 Grup Eğitim Sistemleri

Okul ortamında bir grup işitme engelli öğrenciye amplifikasyon sağlamak üzere kullanılır. Öğretmen-öğrenci arasındaki ve öğrenci-öğrenci arasındaki mesafe sorununu ortadan kaldırarak konuşma seslerini daha net duymaları amaçlanmıştır. Ancak taşınmaz üniteler olduğu için öğretmenin ve öğrencilerin gün boyu hareketlerini kısıtlar.

FM-Telsiz Sistemleri

Okul ortamında bir grup ya da tek bir işitme engelli öğrenci ile öğretmen arasındaki mesafe sorununu ortadan kaldırarak konuşma seslerinin daha net iletilmesi amaçlanmıştır. Ufak ve taşınır olma avantajı vardır ancak öğrencinin bireysel işitme cihazına bağlantı yapılarak kullanılabilir.

• Elektriksel Uyarım Oluşturan Protezler

İç kulaktaki duyu hücrelerinde çok ileri derecede hasar olduğunda uygulanabilmektedir. Basında biyonik kulak adı ile de konu olan bu protezler, koklear implant ya da iç kulak protezleri adını da almaktadır. Hava yolu ile uyarım sağlayan geleneksel işitme cihazlarından birey, konuşmayı geliştirmek için yeterli derecede yarar sağlayamadığı durumlarda ancak kullanılmaktadır. Cerrahi yöntemle kokleaya yerleştirilen elektrotlar, bu bölgedeki işitme sinirlerine doğrudan elektriksel uyarımları iletmekte ve konuşma seslerine ilişkin bilgileri vermektedir. Bu bilgiyi sinirlerin sağlıklı bir şekilde beyine ulaştırabiliyor olması gerekmektedir.

3) Yönetsel Düzenlemeler

İşitme engelli çocukların eğitim amacıyla ailelerinden uzakta bir yatılı ortama yerleştirilmeden eğitim verilebilmesi şu seçeneklerle olasıdır:

 Gündüzlü bir özel eğitim ortamına yerleştirilmek;

 Normal işiten yaşıtları ile birlikte bir eğitim kurumuna yerleştirilmek, diğer adıyla kaynaştırma;

 Gündüzlü bir özel eğitim ortamının aynı kurum içinde yer alması ve yarı-zamanlı kaynaştırma programının uygulanması.

 Kaynaştırma uygulayan tüm kurumların içinde destek eğitim hizmetleri biriminin yer alması.

4) İşitme Engelli Çocuğun Okuldaki Gereksinimleri

Kaynaştırmanın amacı, engelli çocuğu işiten toplum için hazırlamak, normal çocuklar ile etkileşmesini, bu yolla engelli çocuğun toplumun genel değerlerini gözlemesini, öğrenmesini ve uygun davranış biçimleri geliştirmesini sağlamaktır. İşitme engelli çocuk söz konusu olduğunda, normal işiten yaşıtlarının dilini öğrenmesi de hedeflenen amaçlardandır.

5) Sınıfta İletişimi Kolaylaştıran Teknikler

Tüm engel grupları ve nüfusu içinde, işitme kayıpları ileri derecede ve özellikle çok ileri derecede olan çocukların gereksinimleri fevkalade yoğun ve engelin kendine özgüdür. Bu gereksinimleri olan bir işitme engelli öğrencinin, normal bir sınıf içinde normal işiten bir çocuğun yanına oturmak suretiyle normal bir çocuğun öğrenme hızında ve aynı koşullarda öğrenmesini beklemek, gerçekçi olmayabilir. Bu öğrencilerin, ister kaynaştırma, ister özel eğitim sınıflarında olsun, engellerine özgü gereksinimlerinin karşılanması oranında öğrenmeyi gerçekleştireceklerini düşünmekteyiz.

İşitme engelli çocukların normal sınıflar içinde eğitim görmesi sırasında ortaya çıkabilecek bazı engele özgü sorunları hafifletebilmek için uzmanlar bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu önerilerin pek çoğu, sağ duyu sahibi deneyimli bir sınıf öğretmeni tarafından belki de keşfedilmiş ve kullanılmaktadır.

 Öğretmen sınıf içindeki oturma düzeni içinde işitme engelli öğrencinin yerini, özel gereksinimlerini göz önüne alarak planlamalıdır. İşitme engelli bir öğrencinin konuşulanları anlayabilmesi için her zaman işitsel ve görsel ipuçlarını en iyi şekilde almaya gereksinimi olacaktır. Bu nedenle, çalışmaların yapıldığı sınıfın, laboratuarın ya da salonun ve bu ortamda dersi anlatan öğretmenin duruş yerine, yapılmakta olan çalışmanın türüne göre işitme engelli öğrenci için en iyi oturma düzeni değişiklik gösterebilecektir.

 İşitme engelli öğrenci geleneksel tipte işitme cihazı kullanıyorsa, mesafe sorununu çözen özel telsiz sistem ayrıca okula ya da öğrenciye sağlanmamış ise, bu durumda işitme cihazından yarar sağlanabilmesi için konuşmacı ile arasındaki mesafenin iki metreyi geçmemesi önerilmektedir. Yine benzer nedenlerle, çevreden gelen sesler, örneğin koridordan gelen gürültü, sınıf içinde diğer öğrencilerin yaratmakta olduğu gürültü, kısaca konuşmacının sesi ile aynı anda ortamda bulunan tüm diğer sesler işitme cihazı kullanan işitme engelli öğrenciler için önemli bir sorundur. Çünkü işitme cihazları bu sesleri de konuşma sesleri ile birlikte yükseltmekte, böylece konuşma seslerini tanımaları, anlamaları ve öğrenmeleri engellenmektedir.

 İşitme engelli öğrencinin konuşulanları anlayabilmesi için aynı zamanda dudak okuma ile de görsel ipuçları alması gerekmektedir. Öğrenci yalnızca dudakların hareketini izlememekte, aynı zamanda gözlerde oluşan anlam, yanaklar ve çenenin hareketleri gibi yüzün tümünde yer alan mimik ve bedenin kullanılması ile oluşan jestleri izleyerek de anlam çıkarabilmektedir. Bunun için de işitme engelli öğrencinin öğretmenini ve sınıfta söz alan diğer öğrencileri olabildiğince rahat izleyebileceği bir oturma düzeni çok yardımcı olmaktadır.

 Dudak okuma konusunda zaman zaman yanılgılar olmaktadır. İşitme engelli bireyler ile konuşurken bazı kişiler daha iyi anlaşılmak amacı ile abartılı dudak ve ağız hareketleri yapmakta, ya da konuşmanın hızını, temposunu yavaşlatmaktadırlar. Ancak normal konuşma hareketlerinden ve hızından yapılan her türlü sapma, hem konuşmanın anlaşılmasını güçleştirecek, hem de işitme engelli çocuğun yanlış konuşma hareketleri geliştirmesine yol açacaktır.

 İşitme engelli öğrencilerin bir çoğu, konuşmaları iyi anlaşılmadığı için ya da kendileri karşı tarafın konuşmasını çok iyi anlamadığı için aşırı çekingen davranmakta ve sınıf için konu açılımlarına ve görüşmelere katılmamakta, öğretmenin sorduğu sorulara yanıt vermekte çekimser kalmaktadır. Öğretmenin bu durumu fark etmesi ve katılımlarını sağlamak için bu öğrencilere önceleri kısa yanıtlar gerektiren sorular yöneltmesi, ayrıca diğer öğrenciler ile küme çalışmalarına katarak bir ekip içinde derse katılımını özendirmesi yardımcı olabilir.

 İşitme engelli bir öğrenciyi engelsiz öğrenciler ile birlikte bir sınıf içine yerleştirmek, öğrenciler arasındaki sosyal etkileşimin gerçekleşeceğini garantilememektedir. Belki de daha kolay anlaşabildiği ve yardım aldığı için, işitme engelli öğrenci her konuda danışmak ve soru sormak amacıyla sınıf arkadaşlarına değil de öğretmenine başvurmak eğiliminde olabilir. Bu nedenle öğretmeni, sınıftaki diğer öğrencilerin de sırayla bu öğrenciye yardımcı olmalarını sağlayabilir.

6) Eğitim Ortamının İşitme Engelli Çocuğa Özgü Düzenlenmesi

Çocuğun eğitim amacıyla yerleştirildiği ortamlardaki akustik düzenlemeler ve işitme cihazlarının etkin kullanımı son derece önemlidir. Çocuğun konuşmayı öğrenmesi, ana dilini kazanması isteniyorsa, konuşma seslerini işitme cihazları aracılığı ile temiz ve net olarak alabilmesini sağlayacak şekilde yerleştirildiği ortamın düzenlenmesi gerekmekte ve işitme cihazları tüm öğrencilere sağlanmalıdır. Özetle;

 Bireysel işitme cihazları sağlanmalı,

 Bu cihazların çalışıp, çalışmadığı her gün kontrol edilmeli,

 Öğrencinin cihazla birlikte kullandığı kulak kalıpları kendine özel yapılmış olmalı ve
Kullanıcı volümünde 'ötme' sesi yaratmamalı,

 ses ulaşımını sağlayıcı FM cihazları kullanılmalı,

 Sınıf içinde akustik düzenlemeler yapılmalı,

 İçeride ve dışarıdaki gürültü seviyeleri en aza indirilmeli,

 Gereksinimi gereği çeşitli görsel eğitici malzemeler kullanılmalı,

 sınıf mevcudu öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci etkileşimlerine, işitme engelli

öğrenciye yeterli konuşma fırsatları verilmesine olanak sağlamalı,

 Konular ve kavramların öğretimi somut yaşantılar ile yapılmalı, öğrencinin bu yaşantılara

ve gözlemlere aktif katılımı sağlanmalı,

 Öğrenmeyi ve iletişim kurmayı özendirici öğretim teknikleri kullanılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder